Vuslat-10

Tekrar Merhaba, En dolu bir şekilde geçirmiş olduğunuzu düşündüğüm uzun bir yaz tatili sürecinin ardından yeniden birlikteyiz. Hepimiz yaz boyunca imkânlarımız ölçüsünde dinlendik ve yenilendik. Şimdi daha dingin bir zihin ve daha yüksek bir enerjiyle, hem eğitim hayatımıza hem de kültür dünyamıza ışık tutacağını umduğum Vuslat’ımızın seyrini sürdürmeye devam edeceğiz. Bu sayımızda yine doğru cevapları bulmak için doğru sorular sormaya, kavramları kendi dünyamızdaki en doğru yere oturtmaya, hem kendi tarihimizi hem de dünya tarihini dikkatle irdelemeye devam ediyoruz. Açıkçası amatör bir ruhla başlattığımız bu yayıncılık faaliyetinde geldiğimiz nokta bizleri oldukça memnun ediyor. Öyle ki günden güne çok daha kaliteli yazılarla kendi sınırlarını zorlayan gençlerin bu gelişim eşiğine ev sahipliği yapmak bizleri tarifsiz duygulara sevk ediyor. Bu sayımızda öncelikle insanın kendini arama sürecini genişçe irdeliyoruz. Bunun için “Kendini bulma yolculuğunun psikolojik boyutu”, “Kendini bulma yolculuğunun manevi boyutu” ve “Beşer ile insan arasındaki farklar” başlıklı yazılarımız okurlarına ışık tutuyor. İnsanlığın cahiliye karanlıklarında kaybolduğu bir zaman diliminde güneşten daha parlak ziyasıyla tüm bir insanlığa ışık tutan nübüvvet nuru, “Medeniyet” olgusunu insanlık tarihine kazandırmıştı. Bu sayımızda “Medeniyet adabı” başlıklı yazımızla Medine toplumunun bizlere aktardığı medenî adabı masaya yatırıyoruz. Medine’nin insanlığa sunduğu yepyeni toplum modeli sonrasında, adeta toplumsal bir bidat gibi türeyen postmodernizm olgusunu da bu defa gençlerimiz incelikle irdeliyorlar. Bunun için “Yeni ve yeninin ötesi” başlıklı yazımızda, her şeyi kendi arzusuna göre sorgulamayı adet edinen postmodern aklı sorguluyoruz. Bilimsel dünyanın yeniliklerine de bu sayımızda yine dikkat kesilmeye devam ediyoruz. Makalelerimiz arasında, son zamanlarda çokça duymaya alıştığımız “kuantum” hakkında bilinenlere ve bilinmeyenlere mercek tutuyoruz. Kuantumun ne olduğu ve ne olmadığı, doğru bir şekilde anlaşılıp anlaşılmadığı, önümüzdeki süreçte anlaşılabileceği ve anlaşılamayacağı hakkında bilgilendirici makalemizi okurlarımızın dikkatlerine sunuyoruz. Ayrıca bu bölümümüzü tamamlayıcı nitelikteki “Yaşamın fiziği” konulu yazımız da hayatın içerisindeki fizik bilimini gözlerimizin önüne seriyor. Dünyanın yakın ve uzak coğrafyaları arasındaki seyrimize ise bu sayımızda Zanzibar adasını, Güney Kore’nin bilinmeyen yüzünü ve Evliya Çelebi’nin Anadolu’sunu ekliyoruz. Dergimiz, kolaylıkla görülebileceği üzere çok daha zengin bir içerikle sizleri selamlamaya devam ediyor. Ümit ederiz ki önümüzdeki süreçte bu kalite standardından taviz vermeden nice genç yazarlar yetiştirmeye, gelecekte eserleri ilgiyle okunacak olan kaliteli yazarların geliştikleri köklü bir koridor olmaya devam edecektir. Yeni eğitim-öğretim yılımızın hepimiz için hayırlara vesile olmasını dilerim.