”Ya Rabbi! Sen’in sıfatlarına rücû ediyorum, suyun üzerine renkleri açarken beni koru, yoksa ben kendimi Hâlık sanırım.”
Ebru sanatçıları, Rablerine sığınıp tekne açtıkları zaman yukarıdaki duayı ederlermiş. Çünkü inanırlarmış ki; kâinattaki bütün hâdiseleri olduğu gibi, ebruyu da şekillendiren İlâhi bir kuvvettir ve ancak tesirine girdiği bu ilâhi gücü hisseden sanatçının eseri o ilâhi esintiden nasibini alabilir… Bundan dolayıdır ki, ”Allah güzeldir, güzelliği sever” mealindeki hadisin ışığında estetik zevkin zirvelerinde dolaşan ebru sanatçıları, taklidi mümkün olmayan bu sanat dalının gizli hazinelerini keşfedebilmişlerdir. Ebru sanatçıları ayrıca, teknedeki suyun gönüllerinin berraklığıyla doğru orantılı olduğuna inanmış, hikmet ve aşk pırıltılarının ancak aşk ile parlatılmış bir kalbe, oradan da tekneye düşeceğine inanmışlardır. Onlara göre ebru renklerinin tekneye olanca güzelliğiyle akması, ancak böyle bir kalple mümkündür.
Bizler, hangi alanda olursa olsun yapılan işin kendisiyle birlikte arka planındaki hikmetlere de odaklanan ve o hikmetlerin sırrına vakıf olarak söz konusu işin devamına meyleden bir neslin oluşması için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu istikamette bireyler yetiştirmek için geleneksel sanatlarımızla öğrencilerimizi tanıştırmak, onlarla meşgul olmalarına zemin hazırlamak ve bu meşguliyetler neticesinde ortaya çıkardıkları eserlerin kıymetini sebepler dairesi içerisinde görebilecek olgunluğa erişmelerine yardımcı olmak için açtığımız görsel sanatlar atölyesinde ebru sanatıyla başladığımız kurslar, ilerleyen zamanlarda çeşitlenerek öğrencilerimizin istifadesine sunulmaya devam edecek. Atölye süresince ebru yaparken sadece boya ve tekne vasıtasıyla değil, ruhsal melekeler ve manevi dinamiklerle bir sonuca varmanın mümkün olduğunu anlayan öğrenciler, böylelikle kendi potansiyellerinin farkına varırken bir yandan da sanatın hamurundaki ilahi yoğunluğu idrak edecek ve elde ettikleri kazanımlar sayesinde hayatlarına yön verebileceklerdir.