Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak her yıl öğrencilerimizle birlikte Osmanlı Devletinin Balkanlardaki izlerini yerinde görmek ve Balkanlar bölgesini yakından tanımak amacıyla yaptığımız Balkan turunu bu yıl 13 -20 Nisan 2018 tarihleri arasında yapmaya karar verdik.
Tarih Öğretmenimiz Yemen GÜLER liderliğindeki öğrencilerimiz 13 Nisan günü Sabiha Gökçen Havaalanından Kosova’nın Başkenti Piriştine’de bulunan Adem Yaşari Havaalanına doğru hareket ettik. Kosova’nın yerel saatinin ülkemizden 1 saat geri olması gezimiz açısından avantaj sağladı bize. Havaalanında pasaport işlemlerimizi yaptıktan sonra rehberimiz Eldar UKA ile buluştuk ve aracımıza binerek hareket ettik. İlk olarak Piriştinede panoramik bir tur yaparak şehri gezmiş olduk. Daha sonra şehirden çıkarak Sultan I. Murad Hüdavendigarın şehit düştüğü bölgeyi, orada Onun için yapılan türbeyi (Meşhed-i Hüdavendigar) ve I. Kosova savaş alanını gezdikten sonra Prizrene doğru hareket ettik. Prizrende Osmanlı döneminden kalma çok sayıda eseri ve Roma döneminden kalma kaleyi gezdik. Gecemizi Prizende otelimizde geçirdik.
İkinci gün Prizrenden Makedonyaya doğru hareket ettik. Yolda yetimler kulesinde mola verdik ve Kosova misafirperverliğine şahit olduk. Bize ikram edilen Erdoğan Paşa tatlısını yedik. Daha sonra Üsküpe vardık. Üsküpte rehberimiz eşliğinde yaptığımız gezi ile şehrin tamamını görme fırsatı bulduk. Özellikle türkülere konu olan Vardar Nehri ve Köprüsü ile Ploştat Meydanı ilgi çekiciydi. Gece Üsküpte konakladık.
Üçüncü gün Üsküpten Ohriye gitmek üzere hareket ettik. Yolda ilk olarak Kalkandeleni gördük. Burada Harabati Tekkesini ziyaret ettik. Tekkede hizmet eden Tetovalı Gazi Cemali ile tanmıştık. Bize tekke hakkında çok güzel hikayeler anlattı. Oradan ayrıldıktan sonra manastıra geçtik. Burada Mustafa Kemal’in eğitim gördüğü ve şimdi müze haline gelen Manastır Askeri İdadisini ziyaret ettik. Yol üzerinde Resne şehrine uğradık ve panoramik bir gezi yaptık. Daha sonra gece konaklayacağımız Ohrid şehrine vardık. Ohrid şehrini ve gölü gezdikten sonra akşam kalacağımız otele geçtik.
Dördüncü gün Ohrid’den ayrılarak önce Struga’ya geçtik. Panoramik bir geziden sonra Arnavutluk’a hareket ettik. Sınır kapısından geçtikten sonra ilk olarak Arnavutluk’a uzun süre hakim olan Enver Hoca tarafından yaptırılan sığınakları gezdik. Sonrasında Elbasan şehrine vardık. Burada Osmanlı döneminden kalma sokakları ve eserleri gördük. Bir sonraki hedefimiz başkent Tiran oldu. Tiranda genel bir gezi yaparak öğle yemeğimizi yedik ve oradan İşkodra’ya geçtik. İşkodra Gölü manzaralı bir yolculuktan sonra İşkodra Kalesi göründü. Şehir turumuzu yaptıktan sonra Karadağ’a geçmek üzere tekrar hareket ettik. Karadağ’a geçişten sonra ilk olarak Başkent Podgorica’ya geçtik. Gece burada konakladık.
Beşinci gün Podgorica’dan hareket ederek Adriyatik manzaralı bir yolculuk ile St. Stefan Adasını görüyoruz. Bir sonraki durağımız Karadağ’ın önemli turizm merkezlerinden Budva şehri oldu. Budva şehir turunu yaptıktan sonra tarihi eserleriyle öne çıkan Kotor şehrine hareket ettik. Kotor’da şehir turunu yapıp ve öğle yemeğini yedikten sonra Kotor Körfezini takip ederek Bosnahersek’e doğru hareket ettik. Adriyatik manzaralı yol görülmeye değerdi. Özellikle Kotor Körfezinde yaptığımız 12 dakikalık feribot geçişi ve manzara büyüleyiciydi. Bosna Hersek’e geçişten sonra Trebinje – Ljubinje – Stolac kasabalarının içlerinden geçerek Mostar’a varıyoruz. Akşam yemeğimizi Mostar Köprüsü manzarası eşliğinde yedikten sonra otelimize geçtik.
Altıncı gün Mostar turuyla gezimize başladık. Mostar Köprüsünün güzelliğini görünce köprüyü yıkanların aslında nasıl bir zarar verdiğini daha iyi anladık. Mostar çarşısının dere taşlarından olan yolunda yürümek ilginç bir tecrübeydi. Tabakhane Camii ve tabakhane Osmanlı Hamamını ziyaret ettik. Caminin ve hamamın hikayesini rehberimizden dinlerken Osmanlının insana verdiği değeri, vatandaşının huzur ve mutluluğuna dair neler yaptığını yerinde görmüş olduk. Mostar’dan yola çıkarak Blagaj şehrine hareket ettik. Burada Alperenler Tekkesini ziyaret ettik. Tekkenin bulunduğu konum çok etkileyiciydi. Bir tepenin dibinde Buna Nehrinin çıkış noktasında inşa edilen tekke insana ayrı bir huzur veriyordu. Blagaj’dan sonra Konjic şehrine giderek Osmanlı döneminden kalma taş köprüyü görme fırsatı bulduk. Başkent Saraybosna’ya vardıktan sonra şehir turumuzu yaptık. Özellikle savaş döneminden kalma binalar ve katliamların yaşandığı yerler bizleri hüzünlendirdi. Saraybosna’da bombaların düştüğü yerlerde ölenlerin anısına yerlere çizilen Saraybosna gülleri, Markale Pazar Yerinde yaşanan katliam bizleri derinden üzdü. Saraybosna’nın tarihin çeşitli dönemlerinde geçirdiği evreleri şehrin silüetinde görmek adeta tarihe tanıklık etmek gibiydi. Şehrin Osmanlı kısmında tevazu ile görünen ihtişam, Avusturya Macaristan hakimiyetinde gelişen kısımda batılı bir havaya bürünüyor. 1. Dünya Savaşının başlamasına neden olan Avusturya Macaristan İmparatorluğu veliahdının suikaste uğradığı Latin (Frenk) Köprüsünde yürüdük. Akşam yemeğimizi yedikten sonra otelimize geçtik.
Yedinci gün Saraybosna’da savaşın en önemli yerlerinden biri olan ve kuşatma sırasında şehrin ayakta kalmasını sağlayan Hayat Tünellerini ziyaret ettikten sonra havaalanına doğru hareket ettik. Saraybosna Havaalanında rehberimiz ve şoförümüzle vedalaştıktan sonra pasaport işlemlerimizi yaptık ve uçağımıza geçerek ülkemize geldik.